Pera Zaman tünelinde olduğunuzu düşündüren bir semt burası. Tarihi de oldukça dikkat çekici.
Pera Bölgesi Osmanlı döneminde gelişme göstermiş gibi görünse de, asıl değişim Galata’daki hareketli yaşamdan kaynaklanmış. Bölge 14. Yüzyılda Pera Bağları olarak anılırmış. Galata çevresinde başlayan değişimin Pera’ya olan etkisi, 1481 yılında II. Bayezid’in Galata Sarayı Mektebi (Mekteb-i Sultani) ‘ni inşa ettirmesiyle bir hayli büyümüş. Daha sonra 1491 senesinde Galata Mevlevihanesi yaptırılmış. Bu iki önemli yapı yabancı elçilik yetkililerinin dikkatinin o bölgeye yönelmesine sebep olmuş. Ve böylece bölgenin talihini değiştirecek bir hareketle Fransız Büyükelçiliği, Pera’daki yerini almış. Bunu Hollanda, İngiltere ve İsveç izleyince bölge Batı’nın merkezi haline gelmiş.
Böylece, bir dönem bağlar bahçelerle dolu olan, inzivaya çekilmek için manastırlara kapanmak amacıyla gelen keşişlerden başkasının uğramadığı semt, şehrin Paris’i olmuş. Burada hemen kısa bir not ekleyelim. Adı geçen manastırların bazılarının kalıntıları Galata Mevlevihanesi ve Kadirhane Tekkesi’nin altında bulunmakta.
Pera kelimesi, eski Yunanca’da ‘karşıda olan, öte yanda olan’ anlamına geliyor. Semt ilk kurulduğu dönemlerde şehrin merkezi olan Sultanahmet ve Haliç çevresinden ayrı bir yerde olduğu için bu adla anılırmış.